Mitolojik Temel Bilgi ve Hikayeler

30 Aralık 2016 Cuma

Efsanevi Güzel: Helen

Helen (Helene) veya Truvalı Helen, Menelaos'un karısıdır. Yunan mitolojisine göre Truva savaşına neden olan dünyanın en güzel kadınıdır.
 
 
 
Çeşitli efsanelere göre Zeus'un fani bir kadından olan tek kızıdır. Sparta kraliçesi Leda ile kuğu kılığına girmiş tanrı Zeus'un kaçamağından doğan bir kızdır. Ve Truva'dan kaçabilmeyi de Zeus ve Aphrodite'e borçlu olduğu söylenir. İlyada'nın ve çevrim şiirlerinin başlıca kahramanlarından biridir.
 
Helen daha çocukken Yunan kralı Theseus tarafından kaçırılır ancak daha evlenecek yaşta olamadığı için kral onu annesi Aethra'nın yanına Aphidnae'ya yollar.
 
 
 
Fakat Helen, ağabeyi Dioscuri tarafından kurtarılır, Dioscuri aynı zamanda Aethra'yı da esir alır. Helen evlenecek yaşa geldiğinde Yunanistan'daki bütün güçlü ve nüfuzlu erkekler onun peşine düşer fakat kalbi kırık damat adaylarının çıkaracağı sorunları düşünen babası kral Tyndareos, Odysseus'u dinler ve kızını istemeye gelen herkese Helen kimi seçerse seçsin, onun evliliğini ve mutluluğunu korumaya yemin ettirir.
 
Daha sonra kral, Menelaus'ta karar kılar ve Helen onunla evlenerek ona Hermione isminde bir kız çocuğu verir.
 
 


Ancak, on sene kadar süren mutlu bir evlilikten sonra Helen, bir gece Truva prensi Paris ile kaçar.
 
 
 
 
Bunun üzerine kocası Menelaus diğer damat adaylarını, onlara yeminlerini hatırlatarak bir araya toplar ve tarihteki en büyük Yunan ordusu, Agamemnon komutasında efsanelere konu olacak savaş için Truva'ya gider.
 
 
Helen ölürken ağzından çıkan son kelimelerin Paris, Baba (Baba olarak Zeus) olduğu rivayet edilir. Yunanlar için bir güzellik örneğidir. Helen hakkında başka birçok söylenti vardır.
 
Bunlardan bazıları;
Tarihte pantolonu ilk giyen kadındır. (Paris'in pantolonunu giymiştir.)
Altın sarısı saçlara, zümrüt yeşili gözlere sahip olduğu söylenmektedir.
Ayrıca Freud'un Elektra Kompleksi adını verdiği psikolojik duruma adını veren Elektra'nın (tek) teyzesidir.
Aslen Spartalı olmasına rağmen o hep Truvalı Helen olarak anılmak istemiştir ve bugün Truvalı Helen olarak bilinir.
 
 
 

27 Aralık 2016 Salı

Hades'in 5 Irmağı

LETHE

Lethe, Yunan mitolojisi'nde yeraltı dünyasında akan nehirlerden biridir. Bu nehrin suyundan içen gölgeler (ölülerin ruhları) dünyada yaşamış oldukları geçmiş fani hayatlarına dair her şeyi unuturlardı.
Ayrıca, Eris'in kızı bir Naiad perisi (Naiad nemfi yani su perisi) olan Lethe vardır. Bu peri büyük ihtimalle unutkanlığın sembolleşmiş hâli olarak kabul görüyor ve Lethe nehrinden ayrı tutuluyordu.
Lethe ifadesine ve motiflerine birçok önemli edebi eserde rastlanır. Her ne kadar farklı eserlerde hem birbirinden hem de mitolojideki tasvirinden farklı bir biçimde yer alsa da temel özelliği olan unutkanlık vermesi pek değişikliğe uğramaz. Örnek olarak Dante'nin İlahi Komedya adlı eserinde yer alır. Dante Araf'ta bulunan bir ırmağa adını vermiştir. Suyunu içenlere geçmişlerini unutturan bir ırmaktır Dante'ye göre.
Dark Tranquillity adlı melodik death metal grubu da Lethe adlı parçasında bu efsaneden yararlanır.

 


MNEMOSYNE
 
(Hades'in 5 ırmağı arasında yer almayan ancak yer altı dünyasında akan bir nehirdir)


Mnemosyne yeraltı dünyasında akan bir nehrin adıdır. Lethe'nin zıddı olan bu nehir, kendisinden içenlere (ki bunlar reenkarne olmaya hazırlanan ölü canlardır) geçmiş yaşamları hakkındaki her şeyi hatırlatır.
Mnemosyne ( Yunanca: Mνημοσύνη), Yunan Mitolojisi'nde hafızanın tecessümü olan Titan, tanrıça, Gaia ve Uranüs'nın kızı. Yakışıklı bir çoban kılığına girmiş Zeus'la dokuz gece beraber olduktan sonra, ilham perileri olarak bilinen, dokuz kızları olmuştur:

 


STYKS

Stiks, (Yunanca Στυξ) (Cehennem nehri).Styks veya Styx diye de geçer. 
Okeanos ile Tethys'in kızı bir Nymphedir. Ölüler ülkesine nehir olmuştur. Tanrılar onun adı üzerine dönülemez yemin olarak ant içerler. Yeminine vefasızlık eden tanrı bir yıl boyunca nektar ve ambrosiadan yoksun bırakılır ve dokuz yıl boyunca tanrılar arasından kovulur.
Stiks nehrine girenler bir bakıma yenilmez olurlar.Yani vücudu bir zırh gibi olur ve hiçbir şey o kişiye zarar veremez.Ama yenilmez ile ölümsüz farklıdır.Yunan tanrılarına göre en üstün onlar idi.Bu yüzden hiç kimse(kendileri dışında)ölümsüz olmazdı.Stiks nehrine girenlerin,bu yüzden sadece vücutlarında tek bir nokta savunmasız kalırdı.
Stiks mitolojik öykülerde genellikle üzerine ant içilen bir nehir olarak yer alsa da Akhilleus'un hikâyesinde farklı bir yeri vardır. Annesi Thetis Aşil'i silah işlemez kılmak için onu daha çocukken Ölüler Ülkesi'nin ırmağı olan Stiks'e daldırmıştır. Ancak, topuğundan tutması nedeniyle büyülü suya değmeyen topuk Aşil'in tek zayıf yeri olmuştur (Aşil'in topuğu deyimi bir insanın zayıf yanını ifade etmektedir).


 

KOKITOS

Kokitos, Yunan mitolojisinde Hades'in 5 ırmağından biri. Aynı zamanda Dante'nin yazdığı İlahi Komedya'da "inferno" kısmında geçen, cehennemin en dibi. İhanet edenler ve döneklerin gittiği yerdir.
 
 



ACHERON

Akheron veya Akheront, Antik mitolojide yer altı dünyasının, cehennemin ırmağıdır. Aynı zamanda Akherus bataklığından çıkan ve İonia (Yunan) denizine dökülen katranlı bir nehre de verilen addır.
Yunan mitolojisinde Acheron bir cehennem, acı nehridir. Keder ırmağıdır, Hades'deki 5 ırmaktan birisidir. Diğerleri: Cocytus (iniltiler nehri), Styx (nefretin nehri), Pyriphlegethon (ateşin nehri) ve Lethe'dir (unutmanın nehri).
Daha sonraki dönemdeki efsanelere göre, Acheron Titanlar Zeus ile savaşırken, Titanlara su taşırdı; ve bu yüzden Zeus ve Olympiyanlar kazandığında onu bir nehire dönüştürdüler.
Kharon ölülerin ruhunu, geleneklere uygun biçimde gömülmüş olmaları şartıyla, Acheron'un çamurlu akıntısı üzerinden diğer kıyıya ulaştırır. Aksi takdirde bu ruhlar yakınarak kıyının kenarında dolanıp dururlar ve onların bu yakınmaları ırmağın adında yansır. Bu ırmağın diğer tarafına canlı olarak geçen yalnızca Herakles ve Orpheus olmuştur.
Ovidius, ırmağın tanrısını Askalaphos'un babası olarak anar.



 

PYRIPHLEGETHON

Pyriphlegethon (Πυριφλεγέθων, Türkçesi: "Alev") veya Phlegethon nehri (Φλεγέθων, Türkçesi: "Alev alev yanan") Yunan mitolojisinde, yeraltı dünyasının cehennem bölgesindeki StiksLetheCocytus ve Acheron'la beraber 5 nehrinden biriydi. Plato, nehri "dünyanın etrafında dolaşan ve Tartarus'un derinliklerine dökülen ateşten bir ırmak" olarak tanımlar. 
Styx nehrine paralel uzanır. Rivayete göre Tanrıça Styx, Phlegethon'a aşıktı ancak onun aşkının ateşiyle yanıp kül oldu ve Hades'e gönderildi. Sonunda Hades, Styx'e izin verdiğinde nehirleri birleşti.
 

 







23 Aralık 2016 Cuma

Narsizme Mitolojik Bir Bakış Açısı

Mitolojiye göre, dünya üzerinde birçok tanrı bulunmaktaydı. Bunlar çeşitli doğa olaylarından ya da canlı-cansız varlıkların kontrolünden, davranışlarından sorumluydular. İnanışa göre bu tanrılar insan şeklindeydi ve insanlarla ilişki içine de girerlerdi.
 
Bu yazımda size, narsisizm sözcüğünün köken aldığı Narkissos’un mitolojik öyküsünü aktaracağım. 

Kendine aşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte aşık olur.




Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür . Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda ‘eko’ dediğimiz yankılara dönüşür.



Olimpos dağında oturan tanrılar bu duruma çok kızarlar ve Narkissos'u cezalandırmaya karar verirler. Yine günlerden bir gün av izindeki Narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür.

 


O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine aşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü.

O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, ayni Ekho gibi Narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür.




Bir başka rivayete göre ise,

Narsis, ırmak ilahı Kephissos ile arındırıcı suların bekçi perisi Liriope’nin oğlu olarak doğar.
Bir kahin, ebeveynine Narsis’in dünyada, kendi yüzünü görmediği sürece yaşayacağını bildirir.





Narsis bir gün bir su birikintisine dökülen bir kaynağın yanına gelir ve su birikintisine doğru eğilerek oradaki sudan içmeye başlar. Doğal olarak, bu sırada, birikintide yansıyan yüzünü görür. Kendi yüzünü görünce önce şaşkınlığa düşer, sonra kendini hayranlıkla seyre dalar ve kendisine âşık olur.




Bu seyirden kendisini bir türlü alamayan Narsis gitgide hissizleşir, dünya yaşamına gözlerini yumar ve bulunduğu yere kök salarak açılmış bir çiçeğe dönüşür. Bu çiçek, güneş gibi, sarı göbekli, beyaz yapraklı, çevresine güzel kokular yayan bir çiçektir. Ölümünden sonra Styx nehrinin sularına katılır.




Narsis’in öyküsündeki sembolizm şöyle açıklanır:
  • Narsis’in suda kendisini görmesi ve kendisine âşık olması, yeni üyenin önceden dışarıda aradığı en büyük sırrın, hakimiyet asasının, bilgelik anahtarının kendi içinde olduğunu farketmesini, içindeki “spiritüel tesir” kanalını keşfetmesini simgeler.
  • Narsis’in gitgide hissizleşmesi ve dünya yaşamına gözlerini kapamasında, dünyasal isteklerden tümüyle uzaklaşması, başka insanların önem verdiği dünyasal, maddi değerlerin kendisi için artık hiçbir şey ifade etmemesi simgelenir.
  • Çiçek ve çiçeğin açılması varlığın “spiritüel tesir”i kendi başına (rehberi olmadan) çekip aktarabilecek duruma gelmesini simgeler. (Çiçek tüm ezoterik ekollerde aynı anlamda kullanılmıştır; nergisin yerini kimi ezoterik ekollerde gül, kimilerinde lotus almıştır.) Aldığını çevresine yayması, rengi ve biçimi küçük bir güneşi andıran nergis çiçeğiyle ifade edilmiştir.
  • Aldığı spiritüel tesir, burada, tesirin tüm geleneklerde en çok kullanılan sembolü olan, içtiği su ile simgelenmiştir.
  • Ölen çiçeğin ırmağa katılmasında ise, spiritüel tesirin kaynağı ile özdeş olma, spiritüel tesir zincirinin bir halkası olma simgelenir.


Kaynakça

Mitoloji Sözlüğü, Azra Erhat
Gizli Sırlar Öğretisi, Ergun Candan


20 Aralık 2016 Salı

Dünya Mitolojisinde Yeni Yıl


Bir yılın ömrünü tamamlaması ve yeni bir yılın başlaması, medyada genellikle yaşlı bir adam biçiminde görüntülenen eski yılın bayrak yarışını bebek olan yeni yıla bırakması ile betimlenir.
Bu nöbet değişimi halen kuzey yarımkürede günlerin kısa ve havanın soğuk olduğu kış mevsiminin ortasında gerçekleşirken, bazı kültürlerde baharın başlangıcı ile eşzamanlıdır. Yeni yılın başlama zamanındaki farklılıklar, yılın başlangıcı olarak temel alınan mevsim değişimleri ya da tarihi veya dini olaylara dayanır.  Yeni yılın başlaması, doğaya bağımlı bir yaşam süren ve ağırlıklı olarak tarımla geçinen toplumlarda mevsim döngüsüne dayanır. Eski Önasya’da yeni yıl doğanın canlanması, bitki ve hayvanların büyüyüp çoğalarak yeni bir yaşama başlaması ile özdeştir. Yeryüzündeki yaşamın sürebilmesi için temel maddeler olan su ve toprak, tarımcı topluluklar için yaşamsal öneme sahiptir. Su pınarlar, nehirler, göller halinde ortaya çıkar, yağmur olarak gökten iner ve toprağa katılarak bitkilerin üremesi ve büyümesini sağladığından, ana dinsel kavramlar haline gelmiştir. Kışın soğuklarının ardından havanın ısınması ve güneşli günlerin kendini göstermesi ile en erken çiçek açmaya başlayan soğanlı bitkiler (geofitler) arasında ilk çiçek açan kardelen ve karçiçeği ile bunu izleyen çiğdem, süsen, müşkülüm, sümbül, lale ve nergisler dirilişin, baharın başlangıcının ve yeni yılın simgesidir. Doğanın bereketini sağlayan yağmurun dağlardan ovalara gelmesi ve pınarlar ile ırmak kaynaklarının dağlarda bulunması nedeniyle Hava Tanrısı dağlarla ilişkilendirilir, dağlar ve su kaynakları kutsal sayılır. Toprak ve Su = Ana Tanrıça ve Hava Tanrısı Toprak, canlıları içerisinde barındıran ve besleyen, yaşam mekânı sağlayan koruyucu alan olarak Ana Tanrıça; toprağın içinden pınarlar, nehirler, göller halinde ortaya çıkan su ise yaşam iksiridir. Tohumlar, toprağa, yani toprak anaya düşerek her ilkbaharda yeniden canlanmak üzere kış mevsimini ölüler ülkesinde geçirir, havaların ısınması ve suların toprakla buluşması sonrasında yeşererek yeni bir yaşama başlar.
Yağmura dayalı tarım yapılan bölgelerde toprağı simgeleyen Ana Tanrıça (Toprak Ana) ve yağmur getiren Fırtına / Hava Tanrısı baştanrı çifti haline gelir. Bu tanrı çifti, Eflatunpınar Anıtı’nda tahtlarında yan yana oturur biçimde betimlenir. Hititlerin Arinna Kenti Güneş Tanrıçası Hava Tanrısı’nın eşidir ve Ana Tanrıça Kubaba ile özdeştir. Toprak Tanrıçası Wurunšenu ile eşdeğer sayılan Kubaba yaşamın ve hayvanların bereketinden sorumlu olan Tanrı LAMMA’nın eşi, MÖ 18. yüzyılda Karkamış kentinin tanrıçasıydı. Hititlerin Hurri dininin etkisine girdikleri MÖ 13. yüzyılda ise baştanrı çifti Fırtına Tanrısı Teşup ile Ana Tanrıça Hepat olmuştur. Bu tanrı çifti, başkent Hattuşa yakınındaki Açık Hava Tapınağı Yazılıkaya’nın A Odasındaki ana sahnede betimlenir. Ana Tanrıça Assur kaynaklarında Kubabat, Frig kaynaklarında Kybele, Lidya’da Kybebe, Likya’da Kuvava olarak adlandırılmış, Eski Yunan mitolojisine Tanrıça Artemis olarak geçmiştir.
Pınar tanrıçaları da çoğu kez bitki tanrıları ile birlikte görülür. Suriye Pınar Tanrıçası Šala ile Bereket  Tanrısı Dagān, Hitit Pınar Tanrıçası Hatepuna/Hatepinuile Bereket Tanrısı Telipinu ve Hatti tanrıçası Tassuwašši ile “Nerik Hava Tanrısı” birer tanrı çifti olarak nitelenmişlerdir. Bitki tanrıçaları da genellikle yeraltı su kaynakları ile ilişkilendirilmişlerdir. Emar’da Bitkiler Tanrıçası Išhara’nın ırmaklar ve pınarlara da hükmettiğine inanılmış ve çoğu kez Irmakların Tanrıçası Balīha (Balih) ve Habūrītum (Habur) ile birlikte anılmıştır. Kizzuwatnalılar, bitkilerin büyümesi üzerinde etkisi olduklarına inandıkları bu tanrıçaya, dünyayı terk etmemesi için ilkbahar bayramlarında yakarmışlardır. Ugarit Bitkiler Tanrıçası Aštart da su kaynaklarından sorumlu olan Yeraltı Tanrısı Aštar ile bağlantılı görülmüştür.

Ölen ve Dirilen Tanrılar

İlkbaharda havaların ısınmasıyla birlikte eriyen karlar su kaynaklarını güçlendirir, topraktan tohumlar filizlenir ve bitki dünyası yeni bir yaşama başlar. Su kaynakları yazın azalır, sonbaharda ürün hasat edilir ve bitkiler ölür, tohumları toprağın içine düşer ve bir sonraki ilkbaharda yeni bitkiler halinde yaşama döner. Bu yaşam döngüsü Eski Önasya’da bereket tanrılarının ölmeleri ve yeniden doğmaları ile simgelenen mitolojik öykülere konu olmuştur. Bu öykülerin çoğunda esas konu bir tanrı ya da tanrıçanın yeraltı dünyasına inişi ve tekrar dünyaya dönüşüdür. Bereket tanrılarının bu yaşam döngüsü, bitkilerin yaşam döngüsünü etkiler. Tanrıların yeraltına inişleri sırasında bitkiler ölür ve tanrılar dünyaya geri dönünce bitkiler de canlanır. Roma mitolojisinde Venüs, Eski Önasya’da İştar olarak adlandırılan Savaş ve Aşk Tanrıçası, güneşe en yakın olduğu mart ayı boyunca akşamları gökyüzünün en parlak cismi olan Venüs (Zühre) yıldızıdır. Bu dönemin aynı zamanda doğanın dirilişi ve dolayısı ile baharın ve yeni yılın, yeni yaşamın başlangıcı olması, mitolojik öykülere konu olmuştur. Yeraltına inen tanrı ve onu kurtaran tanrıça öyküleri yıllık yaşam döngüsünü simgeleyen kutsal su ile ilişkilidir. Kutsal suyun yükselmesi ilkbaharı, düşmesi kuru mevsimleri simgeler. Mezopotamya Bereket Tanrısı DUMUZI/Tammuz Savaş Tanrıçası INANNA/IŠTAR’ın kardeşi ve eşidir. Tanrının Yeraltı Tanrıçası EREŠ. KI.GAL/Ereškigal’in hükmettiği yeraltı dünyasına inişi (ölmesi) ile bitkilerin büyümesi durur ve hayvanlar çiftleşmez olur. Tanrı EN.AN.KI/ Ea, Tammuz’un yılın yarısında dünyaya dönmesini (dirilmesini) ve IŠTAR ile birleşerek doğanın yeniden canlanmasını sağlar. Bu öyküde Tammuz’un IŠTAR ile birleşmesi tohumlanmayı, sular tanrısı Ea da bu tohumların su ile birleşerek filizlenmesini simgeler.

Kuzey Suriye bereket tanrısı Ba’al’i erkek kardeşi olan yeraltı tanrısı Môt’un yakarak öldürmesi ve kız kardeşi, savaş tanrıçası Anat’ın yeraltına inerek onu dünyaya geri getirmesinde Baştanrı El yardımcı olur. Eski Mısır mitolojisinde bitkiler tanrısı Osiris’in erkek kardeşi ve yeraltı tanrısı Seth tarafından Nil Nehri’nde öldürülmesi ile kız kardeşi ve eşi olan savaş tanrıçası Isis tarafından tekrar yaşama döndürülmesi öyküsü ile Fenike mitolojisinde Adon/Eshmun ile Aštarte ve Frig mitolojisinde Attis ile Kybele öyküleri de aynı anlamı taşır.

Zoraki Karanlık

hades ve persephone ile ilgili görsel sonucu




Persephone, Yıldırım Tanrısı Zeus ve Bereket Tanrısı Demether'in kızlarıdır.

Hades ise Zeus'un erkek kardeşi ve Ölüler Diyarı'nın hakimidir.Akraba olsalar da, Antik Çağda Yunanistan'da ilişkileri dillerde dolaşmaktadır.

Anlatanlar, dinleyenler, Yüce Zeus'a ve Eros'a da böyle bir ilişki dilerler.

İkili arasındaki olaylar ise şöyle gelişir;

Bir gün Persephone arkadaşlarıyla çiçek toplamaya gider. Çiçekleri toplarken arkadaşlarından biraz uzaklaşır. Tam o sırada oldukça güzel, göz kamaştırıcı bir nergis çiçeğiyle karşılaşır. Bu çiçek oraya Zeus tarafından yerleştirilmiştir ve ışıl ışıl parlıyordur, göz alıcı güzeliği yadsınamazdır. Çiçeğin güzelliğinden, ışıltısından gözleri kamaşan Persephone çiçeği koparmaya gider.



Çiçeğe doğru elini uzattığında ise olaylar doruk noktasına ulaşır, yer yarılır. Hemen ardından Hades siyah bir atlı arabayla yarıktan çıkar,Persephone’u kaçırır.



Kore, Persephone'nin asıl ismidir. Hades Persephone ismini, O'nu yeraltına kaçırdıktan sonra vermiştir ona.Kaçırılan Persephone,orada Hades'in sunduğu nardan biraz yer . Bir kural vardır, o ise "ölüler ülkesinde bir şey yiyenlerin yeryüzüne çıkma hakları bulunmamaktadır" . Bu sebepten, orada yaşamaya mahkum kalır. 




Demeter ise kızını aramak için yollara düşer ancak onu hiçbir yerde bulamaz. Üzüntüsü öyle büyük olur ki hayata küser. Sonunda her şeyi gören ve bilen güneş tanrısı Helios ona kızının yer altına kaçırıldığını söyler.

Bunun üzerine Demeter Olympos’tan kaçar, yüreği sızlayarak ıssız bir yere çekilir. Onun küsmesiyle toprağın bereketi kalmaz, insanlar kıtlık tehlikesine uğrarlar.




Zeus onu barıştırmaya çalışır, ancak Tanrıça Demeter yalvarmalara kulak vermez. Bitkin durumdadır. Bütün yalvarmalarının boşa gittiğini gören Zeus, en sonunda Persephone’nin yılın üçte ikisini yani çiçek açma ve meyve zamanını, annesi Demeter’in, geri kalan üçte birini, yani kışı da kocası Hades’in yanında geçirmesini kararlaştırır. Toprağın yeniden bereketlenmesi böylece olur, onun sayesinde, verdiği kararla.




Persephone her yeryüzüne çıktığında, Demeter yeryüzüne baharı getirir. Persephone, Hades'in eşi ve ölüler ülkesinin tanrıçası olmuştur fakat doğan hiçbir çocuğu Hades'ten değildir.




19 Aralık 2016 Pazartesi

Oniki Olimposlu

Yunanlılar evreni Tanrıların yarattığına inanmazlardı. Onlara göre evren, Tanrıları yaratmıştı. Tanrılardan önce yer ve gök vardı. Titanlar onların çocukları, tanrılar da torunlarıydı.

On İki Olimposlular ya da sadece Olimposlular (Olimpiyan), Yunan Mitolojisinde Dünya'yı yöneten tanrılar grubudur. Kendilerinden önceki tanrı grubu olan Titanları, Titanlar Savaşında yenerek yönetimi ele geçirmişlerdir. 
"Tanrıların Kralı" sıfatıyla Zeus, Olimposluların lideridir. Kraliçe sıfatı ise Zeus'un eşi Hera'ya aittir. Olimpos adı Yunanistan'ın en yüksek dağı olan Olimpos Dağı'ndan gelir. Tanrıların dağın zirvesinde bulutların arasında sarayları olduğuna inanılır.



Oniki sayısı ise karşımıza birçok mitte çıkan bir rakamdır; Yahudilikte On iki İsrail kabilesi, Hristiyanlıkta İsa'nın 12 Havarisi; Şiilikte Oniki İmam, Zodyak'taki 12 burç gibi. Sayıya yüklenen bu bakış açısından dolayı Yunan tanrıları da 12 tanedir ve 13 sayısının uğursuzluğuna inanılır. Örneğin İskandinav mitolojisinde tanrıların yemek masasına oturan 13. tanrı Loki, iyilik tanrısı Balder'in ölümüne neden olur. Bu açıdan önceden Oniki Olimposlu arasında gösterilen Hestia, Dionisos Olimpos'a gelince 13 tanrı olmasın diye yerini ona bırakıp insanların arasına karışır.



Hades'in yeraltında, Poseidon'un denizin altında olmak üzere Olimpos dışında da sarayları vardır. Ayrıca Demeter ve Hestia örneklerinde olduğu gibi tanrılar isterlerse Olimpos'tan tamamiyle ayrılabilirler ya da Herkül gibi yarı-tanrılar ya da Ganymedes gibi ölümlüler de Olimpos'a kabul edilebilir.

Tanrıların Kökenleri

Tanrılarla ilgili başlıca eserler, Homeros'un İlyada ve Odysseia destanları ve o dönemde yazılmış Hesiodos'un İşler ve Günler adlı eseri ile Tanrıların Doğuşu (Teogoni) adlı şiirlerdir. Bu edebiyat eserleri Eski Yunan dini hakkında bilgi verir ve karmaşıklığını gösterir. Asıl yunan tanrıları, İsa'dan iki bin yıl önce Akalar ve Dorlar tarafından; Kuzey'den getirilmişti. Bu tanrıların başında ışıklı gökyüzünün tanrısı vardı ve bu tanrı, klasik yunan panteonunda, tanrıların başı Zeus'a dönüşecekti.



Daha sonra yüzyıllar boyunca bu tanrı ve tanrıçalar Doğu'dan gelen tanrı ve tanrıçalarla karıştı ve onların tanrısal özellikleri daha önceki tanrılara da verildi; mesela Afrodit, özelliklerinin çoğunu İştar veya Astarte adlı Doğu tanrıçalarından almıştır. Hera ise Akhalılar'ın eski bir tanrıçasının özellikleri ve Giritlilerin ana tanrıçasıyla Küçük Asya kavimlerinin ana tanrıçasının izleri görülür.


Titanların yerini alan tanrıların en güçlüleri On İki Büyük Olymposlulardır. Olympos’da yaşadıkları için bu ad verilir kendilerine. Olympos’un ne olduğu kolay kolay anlatılamaz.
Bir tepedir Olympos; bazıları onun , Yunanistanın en yüksek dağı, Tesalya’daki Olympos olduğunu söylerler. İlk Yunan şiiri İliada’da Zeus ötesi tanrılara, “çok yamaçlı Olympos’un en yüce tepesinden” seslenir; bu bölüme göre Olympos’un bir dağ olduğu apaçık ortadır. 
Ama biraz ilerde yine Zeus, isterse yeryüzünü de, denizleri de, Olympos’un tepelerinden birine asabileceğini belirtir; bu bölüme göre ise Olympos’un bir dağ olmadığı apaçık ortadadır..Gök de değildir Olympos. Homeros, Poseidon’un denizi, Hades’in yer altı,Zeus’un da gökyüzü Tanrısı olduğunu söyler.Yine de hep birlikte Olympos’da oturular.



Olympos’a mevsimlerin koruduğu, bulutlardan meydana gelmiş, büyük bir kapıdan geçerek girilirdi. İçeride tanrılar oturur, uyur, ambrosia yiyip nektar içer, Apollon’un lirini dinlerlerdi.Tanrısal bir aile meydana getiriyordu On İki Olymposlular.
Bakalım bu ailenin fertleri kimlerdir ve özellikleri nelerdir?

ZEUS (Gökyüzü ve Şimşekler)


Yunan mitolojisinde en güçlü ve önemli tanrıdır. Roma'da Jüpiter olarak da bilinir. Göklerin, şimşeklerin ve gök gürültülerinin tanrısıdır. Çoğu zaman elinde bir şimşek ile resmedilmiştir. Bereket ile özdeşleşmiştir, yağmur ondan beklenir. Titan Kronos'un ve eşi Rhea'nın en küçük çocuğu ve oğludur. Tanrıça Hera'nın kocasıdır. Gigantlar arasındaki karşıtı Kral Porphyrion'dur.

POSEIDON (Denizler ve Okyanuslar)



Yunan mitolojisi'nde denizler, depremler ve atlar tanrısı. Kronos ile Rheia'nın oğlu. Zeus ve Hades'in kardeşi. Roma mitolojisi`nde Neptün (Neptunus) olarak bilinir. Poseidon Ey Yerleri Sarsan veya Kara saçlı Tanrı olarak da çağrılır. En önemli silahı Trident denen üç dişli bir yabadır ve bu yabayı yere vurduğunda depremler meydana gelir. Poseidon hırs ve gücü temsil eder. Poseidon'un hırsı Atlantis'in yok olmasına sebep olmuştur. Bunun nedeni ise dünyanın en mükemmel şehrini inşa etme arzusudur.

HADES (Ölüm)



Yunan mitolojisinde ölülere hükmeden yeraltı tanrısıdır. Zeus, yeryüzünün hâkimiyetini kardeşleri arasında paylaşırken Zeus'a gökyüzü, Poseidon'a denizler ve Hades'e yeraltı düşer. O artık ölüler ülkesi tanrısıdır; ancak kötü değildir. Yer altının tüm hazineleri Hades'in olduğu için Romalılar onun adını varlıklı yani, Plüton olarak değiştirmiştir. Karısı, Demeter ve Zeus'un kızı Persephone'dir. Hades ve karısı Persephone amansız, insafsız, yürekleri hiçbir yakarış, hiçbir sunu ya da kurbanla yumuşamayan korkunç tanrılar olarak bilinir. Gigantlar arasındaki karşıtı Alcyoneus'dur. Hades aynı zamanda ölüler ülkesinin de adıdır. Enteresandır ki, Hades'in yeraltı ülkesine yaşayanlar da ölmeden geçebilmektedir. Hades'e inip de dönen kahramanlar Odysseus, Orpheus, Theseus ve Herkül, Hades'e inip de canlı dönen kahramanlardır. Ancak diyarın girişini üç kafalı şeytani bir köpek olan Cerberus korur. Herkes o köpeğin dehşetinden korkar ve kimse o kapıyı geçemez. Herkül bir macerasında bu köpekle yüzleşmeye gider. Hades her ne kadar birçok zenginliğe sahip olsa da ortalıklarda pek gezinmez, övünmez, konuşmaz, diğer tanrıların Olimpos'ta katıldıkları şölenlere katılmazdı. Çünkü sahibi olduğu yeraltı ülkesi o kadar karanlık bir ülkedir ki, efendisi orayı tercih eder. Bir keresinde Poseidon, Hades'i sinirlendirmek için üç başlı çelimsiz mızrağını yere saplar ve yeryüzü boydan boya yarılarak Hades'in karanlık yeraltı ülkesi meydana çıkar. Hades sinirlenmiştir, daha sonra yetmiş bin kişilik Ölüler Ordusu ile Atlantis Denizini kurutur.

HEPHAİSTOS (Demircilik ve Ateş)



Hephaistos, Yunan mitolojisinde Zeus ile Hera'nın oğlu, Afrodit'in eşi. Tanrılar ve kahramanlar için demircilik zanaatıyla uğraşarak silahlar ve zırhlar üreten ateşler tanrısı. Hephaistos, zanaatkarlar tarafından Athena ile birlikte mesleklerin piri ve koruyucusu olarak kabul edilen bir ateş tanrısıdır. Tarımı, uygarlığı ve şehir hayatını korur. Anadolu kökenli tanrılardan biri olan Hephaistos, özellikle sönmüş bir yanardağ olarak saygı görmüş, sonraları yanardağların içinde çalıştığına inanılmaya başlamıştır. Gigantlar arasındaki karşıtı Mimas'dır
Zeus'la Hera'nın oğlu olarak bilinmesine rağmen, Zeus'un annesi Rheia, hamileyken kendisinden daha güçlü bir çocuk doğurmasından korkup onu yutması ve bunun sonucunda da Athena'yı başından doğurmasına karşılık Hera'nın da Hephaistos'u tek başına doğurduğu da söylenmektedir.
Hephaistos, tanrıların en çirkinidir. İki ayağı da topaldır.

ARES (Savaşçı)



Yunan mitolojisinde Ares, Savaş Tanrısı'dır. Zeus ve Hera'nın oğlu ve Oniki Olimposludan biridir. Roma'da Mars olarak da bilinir. Barış tanrıçası olan Athena'nın zıttıdır. Mitolojide Athena ile giriştiği mücadeleler ve sevgilisi Afrodit ile olan kaçamakları ile ünlüdür. Sparta kenti ve Trakya bölgesi tanrının başlıca kült merkezleridir. Gigantlar arasındaki karşıtı Damasen'dir.

HERMES ( Hırsızlık , Şifa , Yolculuk ve İletişim)



Zeus ve Maia'nın oğludur. Zeus'un habercisidir. Tanrıların en kurnazı sayılır, tanrıların en hızlısıdır. Bir de Caduceus adında büyülü bir altın değnek taşır. Gigantlar arasındaki karşıtı Hippolytos'dur.

DIONYSOS (Şarap, Üzüm, Eğlence ve Partiler)



Çal'lı şarap tanrısı. Şarabın sadece sarhoş ediciliğini değil, sosyal ve faydalı etkilerini de temsil eder. Medeniyetin destekçisi ve barış aşığıdır.

ARTEMİS ( Okçuluk , Ay ve Avcılık)



Artemis, Roma'daki adı Diana, Zeus ile Leto’nun kızı. Phoebe olarak da bilinir. Apollon’un ikiz kız kardeşi, vahşi doğa, avcılık ve ay tanrıçası. Ares'in dostu ve en büyük Yunan tanrıçalarından biridir. Kardeşinden bir gün önce doğup Apollon’un doğumu sırasında annesine yardım etmiştir. Annesinin çektiği acıyı gören Artemis evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin etmiştir.

AFRODİT (Aşk ve Güzellik)



Yunan mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası. Roma mitolojisindeki ismi Venüs'tür. Gigantlar arasındaki karşıtı Periboia'dır.
Afrodit'in doğumu üzerine iki efsane vardır. Homeros tanrıçanın Zeus ile Okeanos kızı Dione'den doğduğunu söylerken, Hesiodos Theogonia’da bu tanrıçanın denizin köpüklü dalgalarından doğduğunu söyler. Kronos, kral babası Uranos'u devirirken, bir orakla babasının cinsel organını keser. Kesilen organ denize düşer ve oluşan köpüklerden Afrodit doğar.

ATHENA (Bilgelik ve Savaş)



Athena, Yunan mitolojisinde zeka, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçasıdır. Roma mitolojisinde Minerva diye anılır. Babası Tanrıların başı Zeus, annesi ise Zeus'un ilk karısı olan hikmet tanrıçası Metis' tir.

HERA (Evlilik)


Hera, Yunan mitolojisinde Zeus'un eşi ve ablası olan tanrıçadır. Roma'da Juno olarak bilinir. Babası Titanlardan Kronos, annesi Rhea'dır. Olympos tanrıları arasında kraliçe vasfına sahiptir ve Evlilik Kraliçesi olarak anılır. Eski inanca göre doğum sırasında kadınların ve evliliklerin koruyucusudur. Mitolojide en güçlü, en cesur ve Aphrodite'den sonra en güzel tanrıça olarak nitelendirilir.

Apollon




Mitolojide müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı, kehanet yapan, bilici tanrıdır. Aynı zamanda kahinlik yeteneğini diğer insanlara da transfer edebilir. Biseksüel yönüyle ağır basan Apollon'un mitolojideki eşi Kassandra olup Zeus ve Leto'nun oğlu, Artemis'in ikiz kardeşidir. Sarışın ve çok yakışıklıdır. Orijini Yunan olan Apollon, Roma mitolojisine Apollo ismiyle geçmiştir. Mitolojideki en önemli tanrılardan biri olan Apollon, Anadolu kökenlidir.

Copyright © Mithos-Logos

Kaynak: Blogger | Tasarım Düzenleme ve Türkçeleştirme: Şahin KILINÇ

Sayfa Başına Dön